EmRé AyDın FaN
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

EmRé AyDın FaN

Emre Aydın Fan sitemize hoşgeldinizzz
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Örnek Rp -alıntı-

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:03 pm

Tılsım dersi bittikten sonra hızlı adımlarla merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Karnımda ki guruldamalar gayet rahat bir şekilde duyuluyordu. En yakındaki boş alana girdim ve duvara yaslandım. İki elimi midemde birleştirip beklemeye başladım. Elbet kesilecekti ses. Dakikalar yavaş yavaş geçiyordu. Sanırım bir beş dakika kadar sonra midemin bağrışları kesilmişti. Buna memnun bir vaziyette tekrar merdivenlerden aşağı inmeye başladım. Birinci kata vardığımda durdum. Bugün KsKs dersi vardı. Erkenden sınıfa girmek gözüme güzel gelmişti. Hem o Anakin denen adamı görmeden önce sınıfın tadını çıkarabilirdim. Bu düşünceyle beraber adımlarımı sınıfa doğru yönelttim. Biraz sonra kapının önüne varmıştım. Çevrede kimse yoktu. Elimi kapının koluna uzattım ve yavaşça kolu indirerek kendime çektim. Şanslıydım, kapı açıktı. Büyük bir adım atarak içeri girdim ve tekrar kapıyı arkamdan kapattım. Sınıfta kimse yoktu, olmasını da beklemiyordum açıkçası. Biraz erkendi saat. Bu boşluğun verdiği rahatlıkla en arkaya oturdum ve sıraya olabildiğince yayıldım. Yüksek sesle şarkı söylemeye başladım. Sesim gerçekten güzeldi, yanii herkes böyle söylüyordu. Bu yüzden içeriye öğrenci girse de istifimi bozmadan şarkıya devam ettim. Ama küçük bir öğrencinin telaşlı sesi yüzünden şarkıyı kesmek zorunda kalmıştım. Çocuk bizi uyarıyordu. Söylediğine göre Anakin bugün sinirli günümdeydi. Ben omuz silktim ve çocuğa cevap verdim.

"Çok da umrumdaydı açıkçası..."


Çocuk bana anormal gözlerle bakmaya başladım. Ben de aynı şekilde ona umursamaz bakışlar attım. Çocuk benim deli olduğumu falan sanmış olmalıydı ki başını sallayarak yanımdan uzaklaştı. Ben de sıramda dik oturmaya başladım. Profesör(!) olan bu adamın sinirli halini cidden merak ediyordum. Sonunda ders eğlenceli bir hale gelicekti galiba. Hem biraz sataşırsam bana büyü yapmasını da sağlardım. Böylece onu okuldan attırarak diğer öğrencileri kurtarmış olurdum. Ben o sırada hastanede olduğum için işin keyfini çıkaramazdım tabii. Tam bu güzel hayallere dalmışken bu manyak herif sınıfa girmişti. Sınıftaki gürültünün biranda kesilmesine hiç şaşırmadı. Hepsi korkaktı bu öğrencilerin. Bense umursamıyordum bile. Yüzümdeki ifade azıcık bile değişmemişti. Bu Anakin denen adamdan korkacaksam, yaşamazdım daha iyi. Anakin ise sınıfın bu haline şaşırmış görünüyordu. Nedendir anlamadım, ayağa kalkıp bağırmaya başladı.

" Hala kafanıza sokamadınız mı !? Size birşey yapmayağımı."

Bu adam tam bir manyaktı işte! Durduk yere bağırıp çağırıyordu. Dayanamayıp Anakin'in az önceki halinin aynen taklidini yaptım. Çevremde oturan birkaç kişi dayanamayıp seessizce gülmüşlerdi. Ama Anakin'e karşı olan korkuları, eğlenme isteklerini bastırmış görünüyordu. Birisinin benim eğlencemi bozmasına feci sinirlendim. Yüzümü astım ve profesöre bön bön bakmayı sürdürdüm. Dişlerinin gıcırdamasını bile umursamıyordum.

" Bu odada en büyük korkularınızla yüzleşiceksiniz ! Ama o ben değilim sizi koca aptallar ! Derste çıkacak tek " Çıt " sesi , kemiklerinizin " Çatır , Çatır " çatlamasına yeter ! "

İyice sinirlenmiştim. Söylenmeden edemeyecektim. Olabildiğince kısık sesle konuşmaya çalışarak söylenmeye başladım. "Hadi kır kolaysa... Senden korkucak kadar düşük seviyeli değilim." Profesör bu laflarımı duymamıştı. Buna üzüldüm. Duymasını gerçekten çok isterdim. Ama sesli söyleyecek kadar da salak değildim. Neden öyle yapmadığımı bilmiyordum, belki bunu sonraya saklıyordum. Bu sırada yüzümün sinirden gerildiğini farkettim. Hafif başım da ağırmaya başlamıştı. Elimi başıma götürdüm ve ovmaya başladım. Tam elimi çekerken bir kız konuşmaya başladı. Şaşkınlıkla neler olduğunu çözmeye başladım. Kızın dediklerini duymamıştım. Gözlerimi tahtaya çevirdiğimde tahtada "Sersemlet" yazdığını farkettim. Kafam alak bulak halde profesörü izlemeye başladım. Camları kapayıp önüne bir düello makinesi getirmişti. Bu makinenin elinde üç tane asa vardı. Şaşkınlıkla bakmayı sürdürdüm. Artık bütün ilgim makineye odaklanmıştı. Tabii profesör yüzünden bu odaklanma kısa sürmüştü.

" Uzun bir aradan sonra durumumu görmek iyi olacak. Bu arada başınızı eğin çünkü Öldüren Lanet bile kullanıyor ! "

Umursamamıştım bile. Zamanında katildi zaten bu adam, yani yenilmesini bekleyemezdim. İzlemenin hiçbir zevki kalmayacaktı yani. Başımı sıraya dayadım ve sıraya bakmaya başladım. Sıraya arada bir yeşil ve kırmızı ışıklar yansıyordu. Sonunda gözüm bu ışıklardan rahatsız oldu, gözümü kapadım. Sınıftan gelen ani gürültülerle yerimden hopladım. Bütün sınıf konuşmaya başlamıştı. Gözümü makineye çevirdiğimde parçalanmış olduğunu gördüm. Arkama yaslanıp esnedim ve profesöre bakmayı sürdüm. Profesör kendisini beğenmiş bir şekilde sınıfa açıklama yapıyordu. *Bla bla bla* Profesörü takmıyordum bile. Sersemlet büyüsünü çalışmalarını ödev verdiğinde azıcık dikkatimi ona verdim o kadar. Ardından sınıf boşalmaya başlayınca ben de onlarla birlikte dışarı çıktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Geri: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:04 pm

Dün, günüm o kadar yoğun geçmişti ki başımı yastığa koyduğum gibi uyumuştum. Sabah uyandığımda ise üstümde büyük bir uyuşukluk vardı. Bunun sebebi uzun bir uyku çekmemden olmalıydı. Üşene üşene yatağımdan kalktım. Bugün gerçekten sevdiğim bir ders vardı ve bunu kaçırmak istemiyordum. Olabildiğince hızlı bir şekilde cüppemi giydim, saçlarımı taradım ve yatakhaneden dışarıya çıktım.

Ortak salon oldukça kalabalıktı. Bağrışmalar, çağrışmalar başıma bir ağrı girmesine sebep olmuştu. Gürültüyü pek sevmezdim. Burdaki ses ise gürültü lafının az kalacağı kadar yüksekti. Ortak salonda oturulamayacağını anladığımda tekrar yatakhaneye çıtkım ve çantamı aldım. Bu sefer hazırlıklıydım. Bir saniye bile çekmeyecektim aşağıdaki gürültüyü. Kulaklarımı kapayarak ortak salona girdim ve etrafıma bile bakmadan tekrar ortak salondan çıktım. Zindanlardan çıkar çıkmaz gürültü kesilmişti. Sessizlik, huzur... Ama huzur krın doyurmuyordu ve son derece açtım. Adımlarımı hızlandırarak Büyük Salon'a gittim.


Büyük Salon henüz dolmamıştı, ama boş da değildi. Slytherin masasına ilerledim ve en yakında bulunan boş yere oturdum. Karnımı çabucak doyurup kuleye gitmeyi düşünüyordum. Uzun zamandır hevesle beklediğim kehanet dersine girecektim sonunda. Kafamda derste neler olucağının planları dönüyordu. Merak ediyordum, acaba bir öngörüde bulunabilecek miydim? Pek sanmıyordum ama umudumu da yitirmek istemiyordum. İlk defa giricektim bu derse ve inanmadan bu derse girmenin hiç anlamı kalmazdı. İlk günden derse olan bağlılığımı bitirmemeliydim. Bunları düşünürken yemeğimin bitmiş olduğunu farkettim. Son olarak bir bardak su içtikten sonra çantamı elime alarak Büyük Salon'dan dışarı çıktım. Adımlarımı son derece hızlandırarak Kehanet Kulesi'ne doğru ilerlemeye başladım.

Gerçekten hızlı gidiyordum galiba. Çok geçmeden Kehanet Kulesi'ne varmıştım. Ama kuleye gitmek uzun sürmeliydi. Yani tırmanılması gereken o kadar merdiven varken bu kadar kısa sürede oraya varmak oldukça şaşırtıcıydı. Buna memnun olmuştum aslında. Sınıf açıksa bu çok işime yarayacaktı. İçerisini inceleme fırsatı doğabilirdi. Bunu düşünerek dersliğin kapısı olduğunu düşündüğüm bir kapıya yaklaştım. Kapıyı yavaşça ittim, açıktı. Kafamı içeriye sokup baktım. Evet, burası sınıftı ve bazı öğrenciler gelmişti bile.

Ben de en arkalarda olan bir sıraya oturdum ve çevreyi incelemeye başladım. Gerçekten ilginç bir sınıftı ve bunu sevmiştim. Küreler, fincanlar ve daha birçok nesne dolaba dizilmişti. Profesör düzenli biri olmalıydı. Ah profesör demişken, onu gerçekten merak ediyordum. Acaba nasıl biriydi? Hem fiziksel hem kişisel olarak merak ediyorum. Bayan olduğunu duymuştum. Kızların dedikodularına göre de güzel bir bayandı. Bu dersi sevmemi sağlayacak nedenlerden biri olabilirdi mesela. Ama kişiliği hakkında bir şey duymamıştım. Sinirli miydi, güleryüzlü mü? Bunu merak etmek yerine derse girdiğinde kendisine bakarak öğrenmeye karar verdiğim zaman profesör içeri girdi.

Güzelliği dedikleri kadar vardı. Şeker birine benziyordu. Üstüne giydiği siyah elbise ise beyaz teniyle birlikte harikalar yaratıyordu. Kesinlikle zevkli bir profesördü. Daima böyle bir ablası olmasını dilemiştim -tabii fiziksel olarak-. İçeri girdiği andan itibaren gözlerimle onu takip ettim. İçeri girer girmez masaya ilerleyip, eşyalarını masanın üstüne bırakmıştı. Eşyalarını yerleştirdikten hemen sonra da konuşmaya başlamıştı.


"Kuleye hoşgeldiniz genç büyücü ve cadılar... Öncelikle bu dersi seçtiğinize pişman olmayacağınızı umuyorum, başta karmaşık olduğunu üşüneceksiniz. Zaman geçtikçe gelecekten bilgi almak sizin de hoşunuza gidecek."

Pişman olmayacağıma eminim zaten. Ama karmaşık olduğu da su götürmez bir gerçekti. Arkama yaslandım ve başımı arkaya atarak tavana bakmaya başladım. Profesörün bunu görmeyeceğini düşünüyordum. Yani gözleriyle görmezdi. Geçen yılki öğrencilerin anlattıklarına göre kehanet profesörleri öğrencilere fazla göz atmıyordu. Ama yanılmıştım. Profesörün gözlerini üzerimde hissettiğim an sırada düz oturmaya başladım. İlginç bir öğretmene benziyordu, ayrıca manyak bir görünümü de yoktu. Kahinler psikopat tipli, gözleri şaşı insanlar olmaz mıydı? Demekki bana anlatılanlar hep yanlıştı. Tabii buna sevindim. O manyak tiplere karşı bu profesörü tercih ederim. Beni bu garip düşüncelerden ayıran proefesörün tatlı sesi oldu.

"Anladığınız gibi ben yeni kehanet öğretmeniniz Scarlett Anne Bennet. Tanışma faslından pek hoşlanmadığım için hepinizin ismini tek tek sormayacağım, ders içinde ezberleyeceğimi umuyorum..."


Ah, işte öğrenci psikolojisinden anlayan bir profesördü. Gerçekten iyi anlaşacakmışız gibi görünüyor. Çevremdeki öğrencilere şöyle bir göz attım. Aralarında profesöre hayranlıkla bakanlar vardı. Onlar durumu biraz abartmışlardı, ama tam olarak haksız da sayılmazlardı. Hayran olunacak biriydi ama bu kadar üstün görülecek birine benzemiyordu. Burnumu kıvırdım. Başkalarının benden üstün gözükmesine pek tahammülüm yoktur. Ama bu kendini beğenmişliğimin profesörden nefret etmemi sağlamasına izin vermeyecektim. Kısa zamanda kendimi toparladım ve profesöre odaklandım. Bir şeyler söylüyordu.

"Evet... İsterseniz bu derse sizden istediğin ilk şeyle başlayalım... Kehanet hakkındaki düşüncelerinizi bir kağıda yazıp bana vermenizi istiyorum. Sizce kehanet nedir? Çok kolay bir soru... Evet başlayabilirsiniz. Kağıtlarınıza isminizi ve sınıfınızı yazmayı unutmayın lütfen."


Hemen çantamdan bir parşömen, bir tüy kalem ve mürekkep okkası çıkartıp profesörün yazmamı istediği şeyi yazmaya koyuldum. Ne yazacağımı biliyordum ama kelimelere nasıl dökeceğimi bilmiyordum. Nasıl anlatabilirdim bunu? Bir süre düşündükten sonra yazmaya başladım. Yazdıkça gerisi geliyordu zaten.

"Kehanet, geleceği görmek olarak tanımlanabilir. Tabii bu görülen şeyin gerçekleşeği kesin olarak bilinmez. Hava durumu gibi doğal olaylarsa gerçekleşme şansının daha yüksek olduğuna inanıyorum. Ama insanlarla ilgili bir kehanette bulunulursa, bu kehanet yanlış çıkabilir. Benim fikrime göre insan kendi kaderini kendi yazar. Kader önceden görülebilecek bir şey değildir. Ama bu insan üstüne kurulan kehanetlerin hiçbir zaman tutmayacağı anlamına gelmez. Tarihte de görüldüğü gibi insanlar hakkında da gerçekleşen kehanetler vardır.

Chris Alexander Andié"



Bunları yazdıktan sonra parşömeni katladım ve sıranın üstüne koydum. Profesör ise sıralarda dolanıp öğrencilere bakıyordu. Hala bitiremeyenler vardı. Oysa ki bu soru o kadar da zor değildi. Derin bir nefes aldım ve gözlerini kapadım. Profesör tekrar konuşmaya başladığında ise gözlerimi açtım. Ne kadar süre böyle durduğumu bilmiyordum. Ama rahatlamamı sağlamıştı bu hareketim. Fakat şuan rahatlığımdan daha önemli bir şey düşünmeliydim, dersi. Ben böyle tembellik ederken profesör kehaneti açıklıyordu. Herkesin kehanette bulunamadığını söylediğinde çevreden gelen, hayal kırıklığından dolayı çıkan sesleri rahatlıkla duyuyordum. Bu sesler sadece gülümseme sebep oldu. Tam profesöre daha fazla odaklanmaya karar vermiştim ki zil çaldı. Sanki biri megafonla kulağıma zil sesinin melodisini bağırıyordu. Kulağımı kapadım ve zil sesi kesilene kadar bekledim. Zil sesi kesildikten sonra, profesörün çıkabilirsiniz demişti. Ben de yavaşça ayağa kalktım ve profesörü başımla selamladıktan sonra sınıftan çıktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Geri: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:06 pm

Midemdeki ağrı yerini başımdaki ağrıya bırakmıştı. Sinir sistemimin fazla çalışması sebebiyle başım ağrıyor olmalıydı. Bir önceki derste Şu Anakin denen adam gerçekten sinirimi bozmuştu. Derin bir iç çektim ve Hogwarts'ın geniş koridorlarında yürümeye başladım. Bu sefer yatakhaneye gitmeme gerek yoktu. Bir sonraki dersin ne olduğunu biliyordum. Baş ağrım içinse yapacak bir şey yoktu. Emindim, tekrar ağrıyacaktı. İlaç içip midemi bulandırmaya gerek duymuyordum. Hogwarts'ın kalabalık yerlerinden geçmek baş ağrıma pek de yararlı olmadı. Sesler ve ter kokuları iyice başımı ağrıtmıştı. Adımları hızlandırdım ve zindanlara doğru yöneldim. Sessiz bir yer daha yararlı olur gibi geliyordu. İksir dersliğinin önüne geldiğimde birkaç kişinin de kapının önünde beklemekte olduğunu gördüm. Sohpet ediyorlardı, tahminime göre dedikodu yapıyorlardı da diyebiliriz. Onlardan biraz uzaklaştım ve duvara yaslandım. Gözümü kapayıp beklemeye başladım. Bir yandan düşünüyordum. Bugün niye bu kadar zayıftım? Kişiliğimi ve sağlamlığımı kaybediyor olamazdım heralde. Bu hayatta isteyeceğim en son şeydi. Ama ben bu kadar kolay hastalanan biri değildim. Şimdiyse hastalıktan kurtulamıyordum ve bu beni kahrediyordu. Ölümden korkmayan ben, hastalıktan dolayı üzülüyordum. Bu düşünce bile midemi bulandırmaya yetmiştim. Başımı iki yana salladım ve gözlerimi açtım. Profesör gelmiş kapıyı açıyordu, oysaki ben geldiğini duymamştım bile. Profesör... Hmm nasıl söylesem; çok güzeldi! Bir an yaşımın büyük olmasını istemiştim, başımdaki ağrı ise geçivermişti. Yüzüm de gülümsüyordu artık. İşte ilacım karşımdaydı! Saçmaladığımın farkındayım ama gözüme engel olamazdım ya. Bir güzellik görünce böyle oluyordum işte, yaşı kaç olursa olsun... Profesör kapıyı açıp kenara çekilince neşeli bir şekilde profesörün yanına gittim.

"Günaydın profesör!"

Profesör sesimden dolayı irkilmişti. Anlaşılan dalgın günündeydi. Ama insanın içini eriten o sıcak gülümsemesi yüzündeydi yinede. Bana da günaydın diyerek karşılık verdim. Profesörün görmesini dileyerek iki elimi sol göğsümde, kalbimin olduğu yerde birleştirdim ve yüzüme alaycı,şapşal bir ifade yerleştirdim. Ardından kendime gülerek sınıfa geçtim. En arkalarda bir yere oturdum ve arkama yaslanıp içeri giren öğrencileri izledim. Herkes girdikten sonra o müthiş profesör de içeri girmişti. O an iksir dersini ne kadar sevdiğimi bir kez daha farkettim. Bayan iksir profesörleri hep güzel oluyorlardı ne hikmetse. Hele profesörün o masaya dayanışı yok muydu... Bir erkeğin ondan etkilenmemesi imkansızdı. Tabii benim yaşımdakiler bununla pek ilgilenmez, ama ben farklıyım. Bunu herkes de kabul eder zaten. Yaşıma göre fazlasıyla olgunum sanırım. Ben bunları düşünürken tahtada bazı kelimeler belirmeye başlamıştı. Nedense bu yazıları okumakta zorlanmıştım. Ama profesörün o tatlı sesi bu yazıların ne olduğunu gayet güzel açıklamıştı.

'Evet arkadaşlar, ben yeni iksir profesörünüzüm. Adım Ninette Adalicia Bianchett.'

Harika bir isimdi. Der,n bir iç çektim. Bu çevremdekilerin dikkatini çekmiş olmalıydı. Ses tonumdandı sanırım bu. Onlara tiptip bakmakla yetindim. Laf sokmak istemiyordum. Belki daha sonra bu işe zaman ayırabilirdim. Biran kendimi aptal gibi hisettim tavırlarım yüzünden. Ama belki de bir şansım vardı. Yaşlandırma iksiri denen bir şey olmalıydı heralde. Biranda kafamda bir sürü hayal dolaştı. Ben ve Adalicia... Adalicia mı? Kendime şaşıyordum. Bir profesöre ilk defa adıyla hitap etmiştim. Çapkın ve kızlara ilgi duyan biri olduğumu kabul edebilirdim ama kadınlara ilgi duymak... Bu beni aşardı sanırım. Tam saçma düşüncelere tekrar dalacaktım ki profesör güzel bir ses tonuyla bu saçmalığı engelledi.

'Bu, bütün sınıfları topladığım tek ders olacak. Bütün düzeyler burada, çünkü hepinizin konusu bu derslik aynı.'

Buna memnun kalmıştım. Yanımda ezik bir ve ikinci sınıflar olamayacaktı. Çok çocuksuydular. Hala kendilerini bebek sananlar vardı. Sürekli gülüşmeler falan... Onlarla derse girmek iğrençti benim için. Hatta bu düşünce üzerine kendimi birazcık kaybetmiştim. Birinci sınıf olduğuna inandığım bir çocuğa baktım ve dişlerimi göstererek hırladım. Bunu profesörün görmediğini umuyordum, ama çocuğun gördüğü kesindi. Hafif bir ürkme ifadesi görmüştüm gözüme. Kıkırdayarak önüme döndüm ve aklımı profesöre daha doğrusu derse vermeye çalıştım. Ama bir an bunu yapmamayı dilemiştim. Profesör saçını kulağının arkasına alırken daha bir tatlı gelmişti gözüme. Zaten yaşı her kaçsa kesinlikle onu göstermiyordu. En fazla 19unda gibiydi. Tabii bu iyi bir yöndü. Ama gözlerimi profesörden ayırmıyordum yine de. Sandalyesine otururken bile bir saniyesini kaçırmadan onu izledim. Sonra profesör gözlerini öğrencilerin üzerinde gezdirmeye başladı. Bir an gözleri bana çevrilmişti. Gülümseyerek baktım profesöre. Bunu farketmişmiydi bilmiyorum. Ama farketmemiş gibiydi. Konuşmaya devam etti.

'Çoğunuzun ayağa kalkıp kendini anlatmaktan çok hoşlanmadığını tahmin edebiliyorum ancak aklımda tutabilmemin en kolay yolu bu.'

İlk minik bir öğrenciyi göstermişti fakat öğrencinin çekingenliğinden olsa gerek kararını değiştirmişti profesör. Buna sevindim. Çünkü sonra gösterdiği kişi *Bendim!* Ah, aramızda bir bağ vardı işte, biliyordum. Sürekli karşılaşıyorduk veya birbirimize bakıyorduk. Saçma olduğunu bilsem de düşüncesi güzel geliyordu. Bu arada biraz sessiz kaldığımı farkettim ve aniden aağa kalktım.

"Ben Chris Alexander Andié. Slytherin 3. sınıf öğrencisiyim. En sevdiğim dersler bugüne kadar Tılsım ve İksir'di. Ama bugünden sonra sadece iksir. Kişiliğimi anlatmamayı tercih ederim ki anlatmaya çalışsam ders biter." dedim ve gülümsedim. Yavaşça yerime oturdum ve başkalarının da kendisini tanıtmasını izledim. Normalde tanışma faslını sevmezdim, ama bugün o kadar da sıkıcı gelmiyordu. Ama bu ders o kadar da uzun sürmemişti. Herkes kendisini bir çırpıda anlatmıştı. Herkes anlattıktan sonra profesör yine o mükemmel duruşuyla masaya yaslanmıştı. Kadife sesiyle konuşmaya başlayınca kulağımı bütün seslere kapayıp profesörün sesine yoğunlaştım.

'Birinci sınıflar, önümüzdeki ders İksir ve tarihçesini işleyeceğiz. Bu konuda bir ödev hazırlamanızı istiyorum. İkinci sınıflar, sizinle Adamotu İksiri'ni işleyeceğiz. Uygulamalı bir ders olacak, yine de hazırlık yaparsanız iyi olur. Bu konuyu çalışmanız yeterli*. Üçüncü sınıflar, sizinle Hakikat İksiri'ni işleyeceğiz. Bu konuya biraz çalışın*. Ve dördüncü sınıflar. Sizinle Şişme İksiri'ni işlemeyi düşünüyorum. Siz de biraz çalışırsanız fena olmaz*. Şimdi hepinize sihirli günler! '

Not alma gereksinimi duymamıştım. Unutucağımı hiç sanmıyordum çünkü. Ağır ağır toparlandıktan sonra istemeye istemeye kapıya doğru ilerledim. Profesörün önünden geçerken başımla profesöre selam verdim ve yüzümü asarak sınıftan dışarı çıtkım. Sanırım bugün girdiğim en iyi ders buydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Geri: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:10 pm

Alex'in ağrısı Tılsım dersinden çıktıktan sonra yine şiddetlenmişti. Alex bu acıyla beraber koşarak zindanlara, Slytherin erkekler yatakhanesine inmişti. İçeri girer girmez yatağına gitti. Başucundaki ilacın kapağı açık duruyordu. Öncekisi gibi bir hap aldı ve suya gerek duymadan ağzına attı ilacı. İlaç yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı. Ağrı yavaşladı yavaşladı ve en sonunda yok oldu. Alex bu rahatlamayla beraber derin bir soluk aldı ve yatağına atmış olduğu ders programına baktı. Birdahaki dersi KsKs gibi gözüküyordu. Ama neyseki derse kadar bir müddet vakti vardı. Alex çantasını aldı ve koşarak Büyük Salon'a indi. Yemeklerin bitmemiş olduğunu umuyordu. Bittiyse mutfağı tartaklamak zorunda kalacaktı. Aslında bu fikir de kulağa kötü gelmiyordu ama kolay yoldan yemek yemek daha iyiydi. Koşar adımlarla merdivenleri tırmandı ve Büyük Salon'a kadar durmadan koşmaya devam etti. Büyük Salon'un önüne geldiğinde ayaklarını âni frenle durdurdu ve yavaş adımlarla içeri girdi. Hala öğrenciler vardı ve yemekler ortadan kalkmamıştı. Alex rahatlayarak Slytherin masasına ilerlemeye başladı. Ağır ağır yemeğini yedi. Yemeği bittikten sonra çantasını koluna takıp 1. kata çıktı.

KsKs sınıfının önüne gelince etrafın sessiz olduğunu farketti. *Olamaz geç kaldım!* Ama neyseki o kadar da geç kalmamıştı. Profesorle beraber girmiş olmalıydı. Ama profesöre bakıcak yüzü yok gibi bir şeydi. Profesöre bakmadan boş bir masaya oturu ve çantasını yanına attı. Tam parşömen çıkartırken Alex'in kanını donduran bir ses duydu. Bu ses profesörden geliyor gibiydi, ama... Bu tanıdık bir sesti!

" Günaydın çocuklar "

Alex korkarak kafasını yukarı kaldırdı ve profesöre baktı. Evet, yanılmamıştı. Bu gerçekten Arathorn'du! Katil kaçak Arathorn. Aslında onu severdi, ama uzaktan... Onun iyilik tarafına geçtiğini söylemişlerdi. O günden beri bu adama karşı bir gıcıklığı vardı. Bunu düşünürken başından aşağı bir titreme geldi. Bu adamın dersine girmek istemiyordu Alex! *Bu tam bir saçmalık!* Kesinlikle olay çıkarabilirdi Alex. Kendisini tutamayıp alaylı veya iğneleyici bir söz söylemesi hiç de zor değildi. Derin bir nefes aldı ve yumruklarını sıktı. Gerçekten zor bir ders olacaktı...

" Çocuklar , ben Anakin Skywalker , Eski adım Arathorn'du. Benden korkmanıza gerek yok. Artık o eski katil yok artık sizin karşınızda okul müdürünüz olarak durmaktan büyük bir gurur duyuyorum. Hogwarts'ın eskisinden daha da güvenli halde olduğunu bilmeniz gerek. Size en küçük bir zarar gelmeyeceğine dair söz veririm. "

Bla bla bla...*Ben senin okul müdürüm olmandan gurur duymuyorum!* Alex gözlerini devirdi ve parşömenine bakmaya başladı. Bu iyi halini görmeye dayanamıyordu. Eski halinden korksa bile favorisiydi Alex'in. Ama şimdi... İyilik meleği kesilmiş bir adam duruyordu karşısında. Açıkçası bu görüntüye katlanmaktansa zarar görmeyi tercih ederdi Alex. Bu düşünceyle beraber bütün Affedilmez Lanetleri aklında düşünmeye başladı. Crucio, Avada Kedavra... Yok yok Crucio iyiydi. Acaba sataşsa gerçekten işkence falan yapar mıydı? Bu düşünceyle beraber Alex'in karnına bıçak saplanmış gibi bir acı girdi. Bu âni acıyla beraber Alex kısık bir sesle inledi. Tekrar kendisini toparladığında tahtada kocaman -Dilkilik- yazıyordu. Ardından da bu dönek adam konuşmaya başlamıştı. Alex kulaklarını kapatıp kapatmama konusunda kararsız kalmıştı ama sonunda kapatmamanın daha iyi olacağına karar verdi.

" Evet çocuklar. Dilkilit. Bu büyü rakip yada düşmanınıza isabet ederse o kişinin dilini damağına yapıştırır ve buda onu etkisiz hale getirir. "

Alex'in içinde bir dürtü oluşturdu. Asasını uzatığ bu Anakin denen Arathorn'a dilkilik yollasa başarılı olabilir miydi? *Hayal kurma Alex.* Ama hayali bile güzeldi. Alaycı bir bakışla profesöre baktığında profesörün kendisine bakmakta olduğunu gördü. Ayrıca profesör Alex'i yanına çağırıyordu. Alex yutkundu ve profesörün yanına ilerledi. Ama başı dimdikti ve gözlerinde korku okunmuyordu. Ama adama yaklaştıkça kafasında gazetelerde çıkan haberler gelmişti. Arathorn'un öldürdükleri. Alex ister istemez korkuya yenik düşmüştü. Tekrar yutkundu ve gözlerini profesörün gözlerine dikti. Fakat profesörde zerre kadar sinir yoktu. Bunun üstüne Alex rahatladı ve elini istemsizce asasıne doğrulttu. N'aptıracağını az çok tahmin ediyordu artık.

" Şimdi sen bana tahtada yazan büyüyü yapmaya çalışıcaksın. Konsantre ol .. Konsantre ... "

Konsantre? Eh şu durumda biraz zordu, ama deneyecekti. Alex elini uzattığı asasını çekti ve birkaç adım geri çekildi. Profesöre bir süre baktıktan sonra gözlerini kapadı. *Başarabilirsin Alex. Basit bir büyü...* Ardından yüksek bir sesle büyülü sözleri söyledi.

"Dilkilit!"

Büyüyü yaratmıştı fakat hiçbir işe yaramamıştı. Bu Arathorn -Anakin- denen adam hiç zorlanmadan büyüyü engellemişti. Adamın gülümsemesi Alex'in sinirlerini iyice bozmuştu. Yüzünü buruşturarak sırasına doğru ilerledi. O sırasına ilerlerken profesör konuşmaya başlamıştı.

" Dersimde olmak istemeyenler dışarı çıkabilir veya hiç gelmesinler kendileri bilirler. "

Gelmemek... Gerçekten güzel bir fikirdi, ama ders zorunluydu. Bu lanet okuldan kurtulmak istiyorsa bu derse de girmeliydi. Yüzünü iyice buruşturduktan sonra sert bir hareketle çantasını aldı ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Bu sırada, profesörün kendisine bakmadığı bir anda yüzünü O'na çevirip dil çıkarttı. Bu hareket hafif rahatlamasına sebep olmuştu. Normal bir yüz ifadesiyle sınıftan çıktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Geri: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:11 pm

Kız da artık Alex'e uyuz oluyormuş gibi bakıyordu. Ah ah... Uyuzluk işte. İstediği sonuçlardan birine varmıştı işte. Sıra gelmişti diğer isteğe. Ama ondan önce olayın biraz zevkini çıkartmalıydı tabii ki. Kızda da öyle bir hava vardı. Alex bir an düşündü. Bu kız Hogwarts'ta hangi binaya seçilecekti yada hangi binadaydı acaba? Raveclaw kesinlikle olamazdı, o kadar zeki değildi. Gryffindor olduğunu da hiç sanmıyordu, o kadar cesur bir tipi yoktu. Anakuzusu biri gibiydi, şımarık... Slytherin diye düşünüyordu ama o da olamazdı. O kadar kurnaz biri değildi belli. Hufflepuff kalıyordu birtek geriye. Bu da zordu aslında, kız o kadar saf birine benzemiyordu, ama diğer binalarla karşılaştırıldığında en mantıklısı Hufflepuff oluyordu. Hem kız buraya girecek kadar salak bir şeydi heralde. Alex bunları düşünürken kız kendi çapında hava yapmaya çalışıyordu.


"Ah yapma,o kadar hayran mı kaldın bana?"

Ya ne demezsin! Bayıldım resmen. O yüzden salak biri olara görüyorum... Alex aynen bunları söyleyecekti ama sustu. Bu cümlenin devamı gelecek gibiydi. Yani kızın gülümsemesinden aynen bu anlaşılıyordu. Alex yanılmadı, cümlenin hemen arkasından başka laflar dökülmeye başladı.

"Yakışıklıymışsın... Ama burnun kişiliğinle doğru orantıda,kocaman...Şirinler burnuna benziyor ama sende şirin durmamış.."

Alex demin kızın yaptığı gibi pis pis sırıttı. Kendisini komik falan sanıyordu heralde kız? Bir de kızın attığı kahkaha yokmu... Tamamen iğrenç bir hale sokmuştu onu. Erkek falan mıydı acaba karşısındaki? Cidden düşünülmesi gereken bir konuydu bu. Ama düşünmesi için daha zamanı vardı. Şimdi susmasa daha iyi olurdu. Karşısında ki bebek gibi olan zekası düşük kız tekrar laf sokma girişimlerinde bulunabilirdi. Tamam bulunsun, o bir şey değil. Fakat o kadar çocukça laf sokmalardı ki insanın gülesi geliyordu. Alex kendisini epey sıkıyordu gülmemek için. Ama madem kız çocukça sataşmalarda bulunuyordu, Alex de öyle yapacaktı.

"Senin burnun da zekanla aynı orantı da. Küçücük, yok bile denilebilir."

Alex bunu söylerken işaret parmağıyla alaylı bir şekilde kızın burnuna dokunmuştu. Ardından pis pis bakmaya devam etti. Tepkiyi merak ediyordu ama bir yandan bu işin daha fazla uzamamasını diliyordu. Eh sabır da bir yere kadardı yani. Alex biraz daha düşündü. İşi uzatmanın ne anlamı vardı ki. Kendini beğenmiş bir tavırla kıza baktı. Yarı alaycı yarı gerçekçi bir tavırla konuşmaya başladı.

"Ayrıca boşuna zor kız ayaklarına girme. İstesem 2-3 güne tavlayabilirim seni."


Haha... Biraz ağır mı olmuştu ne? Tokat atmaya kalkışabilirdi belki kız. Ama Alex odun gibi duracak da değildi o vurmaya çalışırken. Ani hareketlere karşı kendisini hazırladı. Kızın yüzüne değil de ellerine bakıyordu şuan. O el havaya kalktığı an harekete geçecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Geri: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:12 pm

"Neyse,ama bir ricam olacak... İster bunu emir olarak algılayabilirsin... En azından biraz yanımda kalmak istiyorsan... Biraz erkek gibi davranır mısın?"

Haha. Diyene bak... Neyse keyfi bilirdi. İyi ve cömert erkek modundan çıkmanın vakti gelmişti anlaşılan. Kızın kuralları da Alex'inkiler gibiydi; sert ve katı. Ayrıca fazlasıyla da kendini beğenmişti. Ama bu konuda kimse Alex'in eline su dökemezdi. Özellikle şu karşısında duran kızcağız... Eh artık öze dönmenin vakti gelmişti işte. Kıza tiptip baktı. Hakaret etmekle etmemek arasında kararsız kalmıştı. Tamam hakaret etmeyecekti ama susup oturmayacaktı da. Kızı şöyle bir taradı baştan aşağıya. Cidden kendini bir şey mi sanıyordu? Dış görünüşü dışında hiç bir ayrıcalığı yoktu kesinlikle. Alex bunları düşünürken sessizlik olduğunu farketti. Tabii hemen konuşmaya girdi.

"Peki sen de azıcık kız gibi davranır mısın?"


Basit bir laf olmuş olabilirdi belki ama susup kalmaktan iyiydi. Hem tartışma çıkarabilecek de bir laftı. Kavga çıksa da ne eğlenceli olurdu. Ama onunla kavga etmek bile, onu önemsediğini, onu kaale aldığını gösterirdi. Pek bir şey söylemek istemiyordu o yüzden. Hatta o yokmuş gibi davranmak en güzeli olurdu heralde. Çevreye bakmaya başladı. Yanlarından geçenler sürekli onlara bakıyordu. Anormal duruyor olmalıydılar heralde. Bir de sesleri azıcık yüksek çıkıyor olabilirdi. Off, şu salak kız yüzünden rezil mi olacaktı millete yani?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Geri: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:12 pm

Haha... Elini mi itmişti ne. Niye güzeller zorlu olmak zorundadır ki hep? Ama kızın bu tavrını da sevmişti doğrusu. Asi bir kızdı belli. En güzeliydi yani. Hogwarts'ta aynı binada olurlardı belki. Kız kaç yaşındaydı acaba? Yaşı falan gösteriyorlardı. Ya da kız biraz daha küçüktü. Ama küçük olma ihtimali olamazdı da... Sonuçta burada tek başına dolaşıyordu. Ah tabii... Herkezin ailesi Alex'inki gibi değil di ki, çocuklarına güvenen aileler vardı. Alex bunları düşünürken kız yerden kalktı ve üstündeki tozları silkeledi. Birbirlerin bakıyorlardı şuan. Alex tam kıza yaşını soracaktı ki kız çok bilmiş bir edayla konuşmaya başlamıştı bile.

"Senin hatan olduğunu anlayabilmek zor değil..."

Alex kısa bir kahkaha attı. Tamam o nasıl istiyorsa öyle davranacaktı. Uyuzluğa karşılık uyuzluk... Ama bir kıza, özellikle güzel bir kıza karşı da her hangi bir saygısızlıkta bulunmak istemiyordu. Bu gelecek planlarını bozabilirdi. Alttan alttan laf sokmalıydı. Anlasa bile her hangi bir şey diyemeyeceği laflar... Ya da onun yerine direk olaya girse? Evet evet... Bu çok daha kolay olurdu Alex için. Kıza bir adım yaklaştı ve kızı narin ellerini tuttu. Ardından dizlerini hafif kırarak yere doğru eğildi ve kızın narin ellerini dudaklarına götürdü. Bu güzel beyaz tenli eline ufak bir öpücük kondurduktan sonra gözlerini kızın gözlerine dikti.

"Ah haklısınız. Tekrar özür dilerim." dedi. Ardından tekrar ayağa kalktı ve kızın elini yavaşça bıraktı. Fazla mı nazik davranmıştı ne? Bir an kendinden iğrendi ama kadınlar/kızlar bu tür hareketleri severlerdi genellikle. Deneyim konuşuyordu sonuçta. Aslında kıza gıcıklık olsun diye eli alnına da götürecekti ama son anda vazgeçti. Acaba iyi mi yapmıştı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
İdil_EmRaydın
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
Admin/En Büyük Emre Aydın Fanı/Emre Aydın aşkısı
İdil_EmRaydın


Kadın Mesaj Sayısı : 108
Nerden : Hatay
İş/Hobiler : Müzik-Dans-Dağcılık
Lakap : Rüzgar
Kayıt tarihi : 07/01/09

Örnek Rp -alıntı- Empty
MesajKonu: Geri: Örnek Rp -alıntı-   Örnek Rp -alıntı- Icon_minitimePtsi Mayıs 25, 2009 8:13 pm

~~RP~~

Alex sonunda ailesinin şımartmalarından bıkmış ve kendisini sokaklara atmıştı. Yıllardır katlanıyordu ama artık fazla olmuşlardı. Sanki karşılarında 5 yaşında çocuk vardı! Alex artık 13 yaşına gelmişti niye anlamıyorlardı ki bunu? Tamam ilk başlarda zevkliydi şımarmak falan, ama yıllar geçse de tavırları değişmiyordu. Kız çocukları bile bir yerden sonra bıkardı yani, erkek çocuğa ne gerek var bu kadar şımartmaya hiç anlamıyordu Alex. Neyse ki arkadaşlarından hiç biri ailesinin bu tavırlarını bilmiyordu, yoksa karizma falan kalmazdı. Bu sinirle nereye gittiğini bilmiyordu. Sinirli sinirli oflayarak, hızlı adımlarla yürüyordu. Aradabir de ayağına gelen ufak taşları tekmeyle etrafa savuruyordu. Hava daha aydınlıktı maalesef. Ah çabuk kararsaydı da ailesi Alex'in büyüdüğünü farkedebilselerdi! Dönmeyecekti bu gece eve. El mi yaman bey mi yaman görsünlerdi. Tam ayağına gelen bir taşı daha savurmuştu ki "gümm..." Alex çarpışmayla beraber yere düşer gibi olmuştu. Son anda dengesini korudu ve ayağa kalktı. Yerde resmen asfaltla birleşmiş bir kız vardı. Kıza garip garip baktı. Turuncu saçlı, tam göremese de tahminen yeşil gözlü, hoş giyinimli bir kızdı. Eh madem böyle bir kıza çarpmıştı hemen bir cömertlik yapmalıydı. Saniyesinde kıza doğru elini uzattı ayağa kaldırmak için. Elini uzatırken de bir şeyler söyledi.

"Ah çok özür dilerim. Benim hatam."

Aslında onun hatası falan değildi. Ama güzel bir bayan görünce ortada bir hata olmasa bile üstüne almak en iyisi olurdu. Karşısındaki kız da kesinlikle "güzel bayan" bölümüne girerdi. Ama kız da biraz uyuz tipi de vardı, daha doğrusu zorlu kız modeli. Neyse, aşılmayacak zorluk yoktu Alex'e göre. Alex bunları düşünürken hale elini kıza uzatmış bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://yagmurunelleri.yetkin-forum.com
 
Örnek Rp -alıntı-
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
EmRé AyDın FaN :: Dost Sitelerimiz-
Buraya geçin: